Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca bir lider değil; aynı zamanda bir bilim ve akıl öncüsüdür. Eğitim sisteminde yaptığı köklü değişikliklerle Türkiye'nin çağdaşlaşma yolculuğuna yön veren Atatürk, özellikle matematiğe verdiği önem ve bu alandaki katkılarıyla dikkat çekmiştir. Matematiğin yalnızca bir bilim dalı değil, aynı zamanda düşünme biçimi olduğunu savunan Atatürk, Türk milletinin çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkabilmesi için bilim ve akıl temelinde ilerlemesi gerektiğine inanmıştır.
Atatürk ve Matematik: Neden Bu Kadar Önemliydi?
Atatürk, matematiği sadece bir ders olarak görmemiş; onun, genç nesillerin düşünme, analiz yapma ve problem çözme becerilerini geliştiren temel bir disiplin olduğuna inanmıştır. Bu nedenle eğitim reformlarında matematiğe özel bir yer ayırmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren yapılan müfredat değişikliklerinde matematik, temel dersler arasında yer almış ve her kademede ağırlıklı olarak okutulmaya başlanmıştır.
Geometri Kitabı: Atatürk’ün Doğrudan Katkısı
1937 yılında Atatürk, bizzat kendisinin yazdığı veya yazılmasına katkı sağladığı "Geometri" adlı bir kitap yayımlamıştır. Bu kitap, Türkçede karşılığı olmayan pek çok geometri teriminin bugünkü Türkçeye kazandırılmasında öncü olmuştur. Örneğin “açı”, “çember”, “üçgen”, “doğru”, “dikdörtgen” gibi terimler Atatürk’ün önerisiyle kullanıma girmiştir. Bu terimlerin halk tarafından kolay anlaşılabilir olması, eğitimin halk tabanına yayılması açısından büyük bir öneme sahiptir.
Matematikte Türkçeleşme Hareketi
Atatürk, bilim ve matematik dilinin de Türkçeleştirilmesini savunmuştur. Osmanlı döneminde Arapça ve Farsça terimlerle dolu olan eğitim dili, halktan kopuktu. Atatürk, bilimsel düşüncenin yaygınlaşması için eğitimin herkes tarafından anlaşılır olması gerektiğine inanıyordu. Bu sebeple matematik terimlerinin Türkçeleştirilmesi, bilimsel okuryazarlığın artmasına büyük katkı sağladı.
Atatürk'ün Bilime Verdiği Önem
Matematik özelinde yaptığı çalışmalar dışında, Atatürk bilimi bir bütün olarak toplumun gelişiminin temeli olarak görüyordu. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” sözüyle bu düşüncesini açıkça ortaya koymuştur. Bilimin ışığında şekillenen bir eğitim sistemiyle Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmayı hedeflemiştir.
Atatürk’ün matematiğe ve bilime verdiği önem, yalnızca kendi dönemine değil; geleceğe de ışık tutmuştur. Onun eğitimde attığı adımlar, bugün hâlâ yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Bilimin, aklın ve mantığın rehberliğinde şekillenen bir toplum hayali, ancak Atatürk’ün izinden gidilerek gerçeğe dönüşebilir. Bu nedenle öğrencilerimize matematiği sadece bir ders değil, düşünme biçimi olarak kazandırmak; Atatürk'ün mirasına sahip çıkmanın en değerli yollarından biridir.