Yeni öğretim yılı yaklaşıyor ve pandemi dolayısıyla bazı öğretim metod veya modelleri ön plana çıkacağı konuşuluyor, biz de bu konu ile ilgili Dr. Mustafa Güler hocamızla bir röportaj gerçekleştirdik.

-Hocam röportajımızı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Öncelikle bize kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

 

-Ben teşekkür ediyorum. İdealist meslektaşlarımı gördükçe daha mutlu oluyor, eğitimin geleceği adına daha fazla umutlanıyorum. Ben Mustafa Güler. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, İlköğretim Matematik Öğretmenliği programını 2011 yılında tamamladıktan sonra aynı üniversitede yüksek lisans ve doktora çalışmalarına devam ettim. Gerek yüksek lisans gerekse doktora çalışmalarım sırasında özel olarak öğretmen eğitimi, matematiği öğretme bilgisi ve pedagojik alan bilgisine odaklandığım için kendimi gerçekleştirme sürecim sürekli öğretmen adayları ve öğretmenleri gözlemleyerek geçti. Onlardan çok şeyler öğrendim, bir şeyler öğretebildiysem de ne mutlu.

 

 

-Hocam eğitim ve matematik eğitimine dair konuşulacak çok şey var, sizi bu tür röportajlarla sık sık ziyaret edeceğiz. Şimdi röportajımızın ana temasına giriş yapmak istiyorum çünkü  burada da çok sorulacak soru var.

Pandemi ile birlikte önümüzdeki aylarda okullarda flipped clasroom yani Türkçeye çevrilmiş hali ile “ters yüz edilmiş sınıflar” metodu nedir?

 

-Bir metot ya da yöntemden ziyade tersyüz edilmiş sınıfların bir model olarak ifade edilmesi daha doğru. En genel anlamda tersyüz edilmiş öğrenme modeli, geleneksel sınıflarda bildiğimiz sınıf içi ve sınıf dışı öğretim faaliyetlerinin yer değiştirilerek yeni bir öğrenme ortamının tasarlanmasıdır. Bir öğretmen olarak pandemi öncesindeki ders faaliyetlerinizi hatırlayın. Sınıfa geldiniz, ilgili kazanımı anlattınız ve ders sonunda öğrencilere üzerinde çalışacakları ödevler, görevler ya da projeler verdiniz. Tersyüz edilmiş bir sınıf ortamında durum tam olarak tersidir. Öğrenci sınıfa geldiğinde konu ile ilgili temel kavramlar veya fikirleri sizin ona dersten önce göndermiş olduğunuz videolar, video kesitleri ve/veya okumalarla öğrenmiş oluyor. Böylelikle öğretmen, tersyüz edilmiş bir öğrenme ortamının sınıf içi faaliyetler kısmında üst düzey becerileri geliştirmek için fırsatlar yakalıyor. 

Ters yüz edilmiş sınıflar


 

-Bu yöntem biraz alışılmışın dışında duruyor. Peki tersyüz öğrenmenin sınırları dediğiniz gibi keskin mi? Örneğin öğrencilerden dersten önce izledikleri konuyu anlamazlarsa sınıf içinde ne yapmak gerekir?

 

-Tersyüz öğrenme modeli temelde bir ortam tasarımını merkeze alır. Ortam tasarımının ana hatları ifade ettiğim gibi olsa da öğrencilerin sınıf dışı video ve diğer materyallerle konuyu tam olarak anlayamadıkları durumlar olabilir. Hatta bazı öğrenciler gelişim sağlarken bazı öğrencilerin gelişimi sınırlı olabilir.

Aslında bu modelin en kritik noktalarından birisi budur: Bireysel hıza göre ilerleme. Öğretmenin paylaştığı materyaller, öğrencilerin bireysel hızlarına göre gelişimleri için onları teşvik eder. Örneğin bazı öğrenciler vardır, ilk seferde ne demek istediğinizi anlarlar. Bazılarının anlaması ise daha geç olabilir, belkide bir kavramın ya da konunun iki veya üç kez farklı yollardan edilmesi gerekebilir. Şu durumda bu modeli kullanacak olan öğretmenler,  “Sınıf ortamında konuyu tekrar etmemiz gerekir mi?” gibi bir soru ile gelebilirler. Buna cevap verebilmek için, herşeyden önce öğrencilerin gerçekten videolar ile konunun ne kadarını öğrendiklerini ölçmek gerekmekte. Bunu sağlamak için ise çeşitli teknikler uygulanmakta.

 

En yaygın olanı, dersten önce yine çevrimiçi ortamda yürütülecek ölçme  işlemi. Bazı iyi örnekler, genellikle quizler ile dersten birkaç gün önce hangi öğrencinin konuyu ne kadar anladığının ölçüldüğünü ve sınıf içi uygulamaların buna göre şekillendirildiğini göstermekte. Örneğin bazı öğrencilerin önemli derecede eksiklikleri varsa onlarla farklı bir içerik veya etkinlikler, yüksek başarı gösterenlerle farklı bir içerik veya etkinlikler yürütülmesi gibi. 

 

-Dersten önce ölçme işleminden bahsettiniz, bu ölçmede gerçekten konuyu öğrenemeyen öğrenci ile konuyu kavrayan öğrencinin sınıf içerisinde yapacağı çalışmalar ne derece farklılık göstermeli?

 

-Genellikle heterojen bir yapıya sahip sınıflarda gerçekten konuyu öğrenme süreleri farklı öğrenciler olabilir. Sınıf içinde yapılacak etkinlikler, kazanımın doğası ve öğretmenin seçtiği etkinliğin türüne göre değişebilir. Örneğin kazanımın öğrenilmesi ile ilgili öğrencilerinizin bir kısmının ciddi sorunlar yaşadığını görmüşeniz, bu öğrencilere dönük temel kavramlar ve bu kavramlara dönük etkinliklerin sınıfa getirilmesi daha faydalı olacaktır. Ancak ölçme işlemi size öğrencilerin diğer bir kısmının konuyu büyük ölçüde veya tamamen anladığını göstermişse bu öğrenciler ile üst düzey bilişsel becerilerini gösterebilecekleri etkinlikler ortaya koymak faydalı olacaktır.

Bu etkinlikler, rutin olarak belli adımlarda çözülebilecek sorulardan çok tek bir cevabı olmayan, bazen diğer kazanımlar veya disiplinlerle ilişkili ve rutin olmayan problemlerden oluşan, öğrencilerin matematiksel düşünmelerini geliştirecek türden etkinliklerden oluşmalıdır. Aynı anda iki grupla farklı etkinliklerin yapılacağı düşünüldüğünde grup çalışması gibi teknikler yine öğretmenin çoğunlukla başvuracağı yollardan biri olabilir.   

 

-Peki, sizce bu modelin hangi derslerde uygulanması zor, hangi derslerde daha kolaydır ya da uygulanması mümkün gözükmeyen dersler var mıdır?

 

Bu soruyu öncelikle matematik eğitimi açısından kendi yürüttüğümüz bir çalışma, diğer dersler için literatürdeki meta-analiz sonuçlarına göre cevaplamak oldukça yerinde olacak. Eğitim seviyesi değişkenine göre elde ettiğimiz sonuçlar, ilköğretim (ilkokul ve ortaokul) kademesi için ters-yüz öğrenme çalışmalarının ortalama etki büyüklüğünü lise ve üniversiteye kıyasla daha fazla olduğunu gösterdi. Bu şu anlama geliyor, söz konusu model ilköğretim kademesi için daha etkili. Sınıf mevcudu açısından tıpkı yüz yüze eğitimde olduğu gibi mevcut arttıkça etkinin azaldığını, en yüksek etkinin ise 30 öğrenciye kadar olan sınıflarda olduğu görülmüştür.

Konu alanı açısından sınırlı sayıdaki deneysel çalışma sonucundan hareketle bu modelin soyut konuların öğretimindeki etkisinin biraz daha az olduğu görüldü. Ancak dediğim gibi bu çıkarımlar ülkemizin de dahil olduğu farklı ülkelerdeki çalışma sonuçlarına dayalı. Peki modelin etkisi derslerin yapısına göre farklılık gösteriyor mu? Bu soruya yine 2019 yılında yürütülen bir çalışma sonucuna göre yanıt verecek olursak, ters-yüz öğrenme modelinin sözel derslerde daha etkili olduğunu söyleyebiliriz. Buna göre sosyal bilimlerle ilgili derslerden fen bilimleri ve matematiğe geçişte etkinin azaldığı görülmektedir. Tüm bu sonuçlardan hareketle şu kısa notları göz önünde bulundurulmalıdır.

1) Fazla soyut konuların öğretiminde mevcut ters-yüz modeller etkinin az olduğunu göstermekte. Bu sebeple hazırlanacak videolarda soyut kavramları somutlaştıracak modellerin kullanılması etkili olabilir. 

2) Sınıf mevcudu arttıkça bu yaklaşımın etkisi azalmakta.

Bu sebeple ters-yüz öğrenme modeli kullanılacaksa kalabalık sınıflar için grup çalışmaları etkili olabilir. 

 

-Hocam bize vakit ayırdığınız için tüm Derslig ailesi adına teşekkür ediyorum.